Az çoktur, paylaş çoğalt, basitleştir mutlu yaşa!

Tüketim toplumunun bir parçası olarak üretilenden çok tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Bu gerçek bazı yönlerden olumlu gibi görünse de genel anlamda bakıldığında olumsuz birçok faktöre ev sahipliği yapıyor. Eski yıllara bakıldığında üretim mallara ulaşım ne kadar sıkıntılıysa günümüzde bir o kadar kolay ve uygun hale geldi. Konforlu bir yaşam olanakları dahilinde tüketim çığ aşarak en yüksek boyutlarına ulaşmış durumda.

Hızlı tüketim tekstil sektörünü doğrudan etkilerken, doğal kaynakların bu hıza yetişememesi bazı sorunların gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Evet, bilinç tüketim su ve enerji kaynaklarını azaltırken çevreye verdiğimiz zararı da misliyle arttırdı.

Üretimde safhasında kullanılan kimyasallar ve tarım ilaçları ekolojik dengeyi bozarken sosyolojik anlamda bizde dahil olmak üzere bütün bütün canlılara zarar vermekte. Tüketim çılgının önüne geçmek, etkisini en aza indirme amacıyla minimal yaşama dönüş yapmak, minimalizm tarzını benimsemek tek çare olarak görünmekte.

Hızlı tüketim çağrısı yapan reklamlar, ilgi çeken indirimler ihtiyacımız olmadığı halde bizi alışveriş yapmaya zorluyor. Kendimizi ve ihtiyaçlarımızı tanıyarak pragmatik düşünmek aslında hayatımızı oldukça kolaylaştıracak. Sadelikten yana olarak pragmatik yararcı düşünce anlayışıyla sadece ihtiyaçlarımıza yönelmek, bizi tüketim çılgınlığından geri koyabilecek yegane şey.

Fonksiyonelliği olmayan, aslında ihtiyaç dahi duymadığınız eşyaları almak yerine sadece kullanabileceğiniz sınırlı eşyalar bulundurmak ruhunuzla birlikte yaşam alanlarınızı da ferahlatır. Az, çoktur mantığıyla ilerlersek eşyalara bağlanmadan daha özgürleşebiliriz.

İhtiyaç duymadığınız eşyaları bekletmek yerine paylaşın. Paylaşmak çoğaltır, basitleştirmek mutluluğa açılan kapıdır…